Fatma Derin
Fizyoterapist ve Duyu Bütünleme Terapisti
Instagram: @fzt.fatma.derin
Beynimiz ve sinir sistemimiz sürekli büyümeye ve olgunlaşmaya devam ediyor. Çevreden aldığımız her türlü bilgi beynimizi değiştiriyor ve biçimlendiriyor. Bu değişiklikler becerilerimizi, fonksiyonlarımızı ve davranışlarımızı şekillendiriyor. Çevreden gelen bilgiler sinir sistemimiz için doğru ZAMANda ve yeterli YOĞUNLUKta olduğunda beynimiz bu bilgileri işleyip uygun yanıtları oluşturuyor. Bu yanıt bazen bir merdiveni çıkmayı ilk kez deneyimlememiz sırasında ayağımızı ne kadar yukarı kaldırmamız gerektiğini ayarlarken, bazen de okuduğumuzu anlamamızı veya bize sorulan bir soruya uygun yanıtı vermemizi sağlıyor. Bebeklikten bu yana çevreyi algılamamızı, deneyimlememizi ve yaşamımızı devam ettirmek için gerekli becerileri öğrenmemizi sağlayan bu sistem duyu bütünleme sistemidir. Davranış, öğrenme ve sosyal beceriler duyu bütünleme sisteminin dışa vurulan görünen kısmıdır.
Duyu Bütünleme, sistemlerimiz içerisinden, hareketlerimiz sırasında dengeyi sağlayan, hızımızı ve gücümüzü ayarlamamıza yardımcı olan ve tüm bu hareketlerin akış halinde olmasını, yani motor planlamayı ve koordinasyonu sağlayan sistemimiz, tartışmasız vestibüler sistemdir.
Vestibüler sistemimizin gelişimi anne karnındaki yolculuğumuzun 16. haftasında başlıyor. Daha anne karnındayken bile bazı vestibüler uyarıları işlemeye başlıyoruz. Önce annemizin hareketleri, ardından dışarıdan gelen hareket ile ilgili bilgiyi işlemeyi öğreniyoruz. Ardından anne karnında yaptığımız tekmelemeler, dönmeler ile vücudumuzdan gelen hareketi işlemeyi öğreniyoruz.
Peki bu bilgiler ışığında vestibüler sistem nedir? Bizim hangi becerileri yapmamıza yardımcı oluyor?
Vestibüler sistem, iç kulağımızda yer alan reseptörlerden oluşan bir sistemdir. Bu reseptörler başın hareketleri ve konumu ile ilgili bilgiyi sinir sistemine taşır. Dışarıdan ve vücudumuzdan gelen her türlü hareket ile ilgili bilgiyi içeren, yorumlayan ve derecelendirip düzenleyen sistemdir. Bu düzenleme sonrasında bilgiler işitme, görme, dokunma, kuvvet veya kaslarımızın fonksiyonu için gerekli şekilde kullanılır.
Karşıdan gelen topu tam zamanında yakalamamızı sağlayan, bize hızla yaklaşan tehlikeli cisimden zarar görmeden kaçmamızı sağlayan, sallanan bir salıncak üzerinde düşmeden durmamızı sağlayan veya hızla giden bir arabadayken bile yolu izlememizi, takip etmemizi sağlayan sistemdir. Tüm bunların yanında bir külahı bir sopa gibi kuvvetlice tutup kırmamızı engelleyerek külahı kırmadan tutmamızı sağlayan ve hayvanları severken narin ve kibar dokunuşlar yapmamızı da sağlayan sistemdir.
Tüm bu deneyimlerimiz neticesinde farklı yüzeylerde ve durumlarda postürümüzü bozmadan durabiliyor, ince motor beceri gerektiren işlerde el-göz koordinasyonumuzu kullanabiliyor ve birisi bize seslendiğinde durup dönüp bakabiliyoruz.
Vestibüler sistemin organizasyonunda başın pozisyonu, vücut pozisyonundaki değişmeler, koşma ve dönme hareketleriyle oluşan uyarılar önemlidir.
Vestibüler sistem, iyi organize olmazsa kas tonusu azalır ve kişi çabuk yorulur. Otizmli çocuklarda vestibüler sistem farklılığı sonucunda karşımıza çıkan tablo, çoğu zaman budur. Postür ve denge yanıtlarını yeterince ortaya çıkaramazlar. Postür ve denge cevaplarımız, vücudumuzu iki ayak üzerinde dengede tutmamızı sağlayan, kollarımızla bir şeyleri çekmemiz veya itmemiz sırasında bizi destekleyen ve hareketleri düzgün yapmamızı sağlayan otomatik kas yanıtlarımızdır. Bir şeye uzandığımızda, ellerimizle bir şeyi ittiğimizde gövdemiz ve bacaklarımız, kollarımızın görevini etkin bir şekilde yerine getirebilmesi için kendisini otomatik olarak ayarlar. Bu sistemde farklılığı olan otizmli çocuklar sıralı oyunlarda, yazı yazmada ve el becerileri sırasında güçlük yaşarlar.
Vestibüler işlevleri tek başına tanımlamak ve açıklamak genelde zordur. Bunun nedeni vestibüler organın daima görsel ve proprioseptif (derin bası) sistemlerle karşılıklı etkileşim halinde olmasıdır.
Bu etkileşim düşmek üzereyken beynimizi muhtemel yaralanmalar için uyarır ve bizler kollarımızı gerekli şekilde pozisyonlar ve başımızı, kendimizi koruruz. Otizmli çocuklarda kendini koruma mekanizması yeterince gelişmemiştir. Bu nedenle sık sık düşme ve zarar görme eğilimindedirler.
Ayrıca bu sistemlerin birlikte çalışması beynimize boşlukta vücut pozisyonumuz hakkında bilgi verir. Otizmli çocuklar sandalyeye oturma sırasında sandalyenin yüksekliğini tam hesaplayamaz direkt kendilerini bırakarak otururlar veya diğer bireylere ne kadar uzak/yakın duracaklarını hesaplamakta zorlanırlar. Bu durum özellikle akranları ile çoğu zaman sosyal problemler yaşamalarına neden olur.
Vestibüler sistem ile ilgili farklılıklar iki farklı şekilde karşımıza çıkabilir. Bunlardan ilki vestibüler uyarandan kaçan çocuklardır. Bu çocuklarımız; yer çekimi güvensizliği, hareketi sevmeme, toleranssızlık ve yeterli olmayan görsel hafızaya sahiptirler. Bu durum oyun aktivitelerinde zorluk çekmelerine neden olmakta ve duygusal gelişimlerini olumsuz yönde etkilemektedir.
Vestibüler organizasyon, hareket halindeki objelerin görüntüleri sabitleştirir. Vestibüler duyu kaynaklı öğrenme bozukluğu olan çocuklar gözleri önünde hareket eden cisimleri takip etmekte ve gözlerini bir yerden başka bir yere hareket ettirmekte güçlük yaşarlar.
Vestibüler sistem farklılıklarından ikincisi de bu uyaranı arayan çocuklardır. Ne yaptıklarına bakmaksızın merdivenlere ve eşyalara doğru koşarlar, yükseklik farkını anlamaksızın yürümeye kalkarlar. Sürekli hareket ederek veya hareket eden nesneleri izleyerek bu duyusal uyaranı ararlar.
Otizmli çocukların duyusal farklılık problemleri; dokunma ve sese tepki, günlük yaşam aktivitelerinde zorluk, yer çekimi emniyetsizliği (tırmanmaktan, yüksek yerlere çıkmaktan, salıncağa binmekten korkmak), motor planlamada yetersizlik, endişe, ilgisizlik, depresyon, davranış bozukluğu ve dikkat dağınıklığı olarak görülür.
Otizmli çocuklarda beceri bozuklukları (dispraksi); aktiviteyi öğrenememe, beceri düzeyini artıramama, beklenmedik durumlara uyum gösterememe, çevreye uyumsuzluk ve uyaranlara yanlış cevap olarak görülür ve günlük yaşam aktivitelerini yapmakta zorluk çekilmesine neden olur.
Otizmli çocuklarda iletişim ve sosyal becerilerinin desteklenerek kendini ifade etmelerinin sağlanması ve günlük yaşam becerilerinde bağımsızlıklarının sağlanması için beynin ilgili merkezlerine doğru duyusal uyaranların iletiminin sağlanarak desteklenmesi önemlidir.
Unutulmamalıdır ki otizm yapısal bir bozukluktur ve uzun yılları içeren bir yolculuktur. Çevresel faktörlerden etkilenen, şekillenebilen ve değişebilen semptomlara sahiptir. En erken dönemde çocuklarımıza doğru ve zamanında uyaranlar sunarak öğrenme deneyimlerini desteklemek bu yolculuktaki en değerli ve kıymetli haritamızdır.