Ayşegül Akkuş
Özel Eğitim Öğretmeni
Instagram: @online.ogretmen
Anne olmak hayatla mücadele etmektir. Mücadele etmek ise, zor ve ağır bir eylemdir. Mesaisi olmayan, hastalıkla ilgilenmeyen, maddi kaygısı olmayan tek “iş” anneliktir. Ezberlerimizdeki “anneler günü” yılın bir günü, ömrümüzünse her anına denk geliyor aslında. Ne zaman ihtiyacımız olsa bizi saracak kolların olduğunu biliriz. Tüm canlıların ortak dünyası, ortak sevgisidir ANNE.
Değerlerimiz, yaşayış biçimlerimiz ve tüm kültürel birikimlerimiz farklılaşsa da aynı kalan duygularımızı, anne sevgimizi gözle görmeden tanır, biliriz. İnsanın, insanı karşılıksız olarak sevebildiği farklı bir dünyadır. İlk öğretmenimiz annelerimiz, bizlere annelik edenlerdi. Yol göstermenin, yeni bir hayata rehberlik etmenin güzelliği annelik duygusundan şefkatinden gelir. Dokuz ay evvel karnımda seni hissettiğimde diye başlayan cümleleri duyarız. Bu his bir anne için cenneti dünyada yaşamak gibidir belki de. Merakla beklenen, zorluklarla geçirilen ayların içindeyken ya da doğum sonrasında beklenmedik bir durumla karşılaşılır. Belki de hiç bilinmeyen farklı, sarsıcı bir durumun içinde şok yaşanmıştır.
İşte bu hazırlıksız yakalanan zamanların nasıl atlatıldığı; şok, inkar etme, öfke, pazarlık, depresyon, kabullenme evrelerinden geçerken yaşanan süreçler ve sonrası özel gereksinimi olan, özel gereksinime ihtiyaç duyan bireylerin de geleceğini etkiler. Bu şekilde birçok aşamadan geçerken karşılaşılan yeni durum hakkında bilgi toplama, öğrenme süreçleri de yaşanır. Hem yeni durumun ne olduğunu, hem de kendisinin yeni durum için ne yapması gerektiğini araştıran anneler birçok ayrıntıyı fark eder. Zamanla çocuğunu tanır; güçlü ve zayıf yönlerini, potansiyelini, ilgilerini ve yeteneklerini… Dediğim gibi özel anneler, sadece karşılaştıkları yeni durumlar ile değil, çevreleri ile hatta kendileri ile de mücadele ederler. Zamanlarının çoğunu, enerjilerini, yiyeceği yemeği, sevgisini, gülüşünü kısaca her şeylerini çocukları için harcarlar. Özel çocukların gereksinimleri için en büyük sorumluluk çoğu zaman annelerin üzerine düşer. Bu da kolay yıpranmaya, kendini baskı içinde hissetmeye neden olabilir.
Ebeveynlerin birlikte hareket etmesi, aynı mücadeleyi hissederek, göstererek yaşama devam etmeleri özel çocuklarının engellere takılmasının önüne geçen ilk ve ana etmendir. Her ne kadar zorluklardan, mücadele etmekten bahsetsek de baharın karlar erimeden gelmeyeceğini biliriz. Şartlar ne olursa olsun güçlü kalmanın ne demek olduğunu özel annelerimize sorun. Güneşin her gün nasıl doğduğunu, umut etmenin gücünü, vazgeçmeyişi, sabrı, inancı, sevgiyi sorun, anlatsınlar. Kelimeler kalplerinden nasıl taşar duyarsınız. Dünyanın tüm duygularını sığdırdıkları yüreklerini, acı tatlı gülümsemelerini, kahkahalarını ve parlayan gözlerini görmemizi istiyorlar sadece.
Özel çocuk anneleri anlayış, hoşgörü, birlikte yaşama saygı bekliyor. Bu konuda toplum olarak üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirirsek birlikte yaşamayı kolaylaştırmış oluruz.
Çünkü ne olursa olsun biliriz ki biz birlikteyken en güzel biz oluruz.