Elif Doğruyol
Instagram: @elifdogruyoloffical
UMUT DÜŞ KIRIKLIĞINA UĞRATMAZ
Merhaba
Uzun bir hikayem var anlatmak istediğim onu bir şekilde özetleyeceğim. Biz eşimle evlenmeden önce bir radyo programı yapıyorduk. Haftanın üç gecesi radyodan insanlara ‘’Umut düş kırıklığına uğratmaz’’ diyorduk. Kader mahkumlarına, uzun yol şoförlerine, öğrencilere, özleyenlere, bekleyenlere, sesimizin ulaştığı her yere, içinde umut olan öyküler okuyordum ben. Sloganımıza çok inanıyorduk. Zaman geçti evlendik ve oğlumuz oldu. Adı Ata oldu, ama başına Umut’da koyduk.
Bir gün herkese vermeye çalıştığım umuda, bu kadar ihtiyaç duyacağımızı hiç düşünmezdim.
Umut Ata bebekliğinin ilk 9 ayında gayet normal bir çocuktu, ama zamanla bir şeylerin ters gittiğini hissetmeye başladım. Hayatımda ilk defa bu kadar küçük bir bebekle ilgilendiğim için biraz abarttığımı düşündüm. 2 yaş aşısında hemşire Umut Ata’nın otizm olabileceğini söyledi. İnandıramadım kimseye. Eşim konduramadı. Biri dedi ki ‘’Erkek çocuğu geç konuşur’’, diğeri eskiden ‘’Otizm mi vardı dedi’’.
Sesleniyoruz Umut Ata bakmıyor, “Takmıyor”.
Bizimle oyun oynamıyor, “Canı istemiyor”.
Yersiz bağırmaları var, “Konuşamadığı için”.
Derken derken ve derken…
Oğlum geldi 3 ,5 yaşına…
Kendi başına giyinemiyor, yemek yiyemiyor, konuşmuyor, ağlıyor, ağlıyor, ağlıyor…
Sonun da gittim doktora ve Otizm Spektrum bozukluğu tanısı konuldu oğluma. Dışarıdan bakarsanız anlayamayacağınız, ama içinde çok farklı olan bir evladım olduğunu kanıtlayana kadar, neredeyse 4 yıl geçirdim. Oğlumsa bomboş bir 4 yıl geçirdi. Öğrenmeden, konuşamadan, anlamadan, anlatamadan sadece yiyip içip, uyudu, uyandı, arabalarla oynadı…
Bu gibi durumlarda kimseyi hatta kendinizi bile dinlemeden ‘’SADECE ANNELİK İÇGÜDÜLERİ İLE HAREKET EDİLMELİ’’.
Yol uzun, ama bu yola başlamak için, önce en azından evdeki herkesin bu durumu kabul etmesi lazım. Kabul edilmezse o yolda yürümek imkansız.
Oturup, üzülüp, durumu kendime işkence haline getirirken, oğlumun zamanından çalacağımın farkına kısa sürede vardım. Hemen özel eğitime başladık. Ve aile eğitimlerine de katılmaya başladım.
Umut Ata beni 4 yaşına 1 ay kala öptü. 4 yıldır ben bir gün beni öptüğü günü görmeği hayal ediyordum. Başka aileler için çok basit olan her şey, bizim için çok büyük olay, sevinç kaynağı oluyor.
Şimdi bilinçli bir şekilde anne-baba-kardeşim diyor. Göz kontağı başladı. Adımlarımız yavaş, ama emin adımlar. Otizm, özel eğitimsiz çözülebilecek bir durum değil zaten. Ama şu var ki bir hastalık değil otizm. Türkiye de 153 kişiden biri otizmli birey. Yani diğer 152 kişi gibi değil benim oğlum. Bizim gibi görmüyor, bizim gibi bakmıyor. Farkında olduğu şeyler de var, olmadıkları da, olacakları da var. Ona göre de biz çok tuhafız, buna eminim. En çok da bunlar neden tek başına vakit geçirmiyor diye düşünüyordur. Çünkü onun kendinden başka kimseye ihtiyacı yok. Onun için şimdilik kişi ve zaman kavramı yok. Zamanla düzelebilirmiş. Bizim telaşlarımız ona çok yersiz geliyor. O istediği bir şeyi şu an yapmak istiyor. Zaman kavramı olmadığından yarın, akşama, sabaha gibi anlamadığı kelimelerle isteğini ertelememiz, onun için içinden çıkılmaz bir durum oluyor. İçinden çıkamadığı, kendini ifade edemediği durumlarda tikler başlıyor. Başını duvara vuruyor, soyunuyor, başını halıya sürtüyor, bağırmaları artıyor, ağlamaları artıyor ve daha birçok şey yapıyor.
Umut Ata bir fanusun içinde. Bizimle iletişim kurduğu zamanlar o fanustan çıktığı zamanlar. Özel eğitim oğlumu fanusun dışında kalma süresini arttırıyor. Özel eğitim olmazsa ve eğitimine evde devam etmezsek o fanusun camı kalınlaşıyor. Bizim o fanusu yok etme şansımız yok, ama daha çok dışarda olması için çabalıyoruz. Köşesine çekilmesine izin vermiyoruz. Çünkü fanusta olduğu zaman, bizi hiç görmüyor, dünyayı görmüyor, renkleri fark etmiyor. SADECE 5 DAKİKA ONUN GÖZÜNDEN BAKABİLSEM DÜNYAYA, ONU DAHA İYİ ANLARIM gibi geliyor.
Ben otizme savaş açmıyorum. İşin içinde savaş varsa reddediş vardır. Otizmi red edemeyiz. Keşke red ederek kurtulabileceğimiz bir durum olsa. Ben otizmi kabulleniyorum. Umut Ata’nın otizme rağmen yapabildiği her şey benim için büyük başarı.
Umudumuz ve bizim. Her gün yeni bir başlangıçtır. Doğan her güneş yeni umutlar için doğuyor. Benim Umut Ata’ya dair çok güzel umutlarım var.
Umut hiç biter mi?
Bitmemeli çünkü Umut düş kırıklığına uğratmaz.
ELİF DOĞRUYOL