Pelin Topuz
Karakter ve Değer Eğitimi Uzmanı – İlkokul Sınıf Öğretmeni
Instagram: @cocukoyundili
Otizm Nedir?
Erken çocukluk dönemlerinde gözlemlenmeye başlayan nöro-gelişimsel bozukluktur. Otizme dair belirtiler erken çocuklukta ortaya çıkabileceği gibi sonraki dönemlerde de kendini açığa çıkarabilir. Örneğin, çocuğun tüm gelişimsel özellikleri yaşında seyrederken duraklama dönemine veya gerileme dönemine geçiş yapabilir. Otizmli kişilerin en önemli özelliği iletişimde zorluk çekiyor olmalarıdır.
Bir çocuk, problemli adledilen şu gibi özellik ve davranışların bir kombinasyonunu sergilerse onun otizmli olduğu söylenir:
İletişimde zorluk, ilişki kurmada sorun, kol çırpma ve dönme gibi hareketler dahil olmak üzere, sınırlı ilgi ve dağarcığı. Ama çocuğun bunlar veya bunlar gibi davranışları sergiliyor olması ‘‘otizmli kişi’’ olduğunu göstermez. Eğer ‘‘otizmli kişi’’ bu davranışları gösteriyorsa ‘‘Neden?’’ diye sormak gerekir. Neden kollarını çırpıyor, neden kendi etrafında dönüyor, neden sürekli tekrar ediyor, bu tekrar ettiği şey yıllar önce gerçekleşen bir olaydı ve neden yeniden hatırladı, neden konuşmuyor? gibi soruların cevaplarını bulduğunuz zaman ‘‘otizmli kişi’’ ile doğru iletişimi kurarak adım adım ilerleyebilirsiniz. Ayrıca otizmli kişinin en iyi uzmanının anne ve babası olduğunu asla unutmayınız. Otizmli kişi diye bahsetmemin asıl sebebi otizmin sadece bir durum olduğunu vurgulamaktır. Tıpkı ‘‘mutlu kişi, üzgün kişi, kafası karışık kişi…vs.’’ gibidir. Birçok otizm üzerinde çalışan akademisyen, psikolog, psikiyatrist, doktor, uzman, özel eğitim öğretmeni, sınıf öğretmeni, yaşam koçu size yol gösterebilir, patolojik açıklamaları yapabilir, uygun etkinlikler seçebilir, ancak asla sizin çocuğunuzun uzmanı olamaz. Çocuğunuzun uzmanı anne ve baba olarak sizsiniz.
Örneğin çocuğunuz çok korktu ve birden bire yıllar önce düşüp ayağına batan taşı tekrar etmeye başladı. ‘‘Taş acıttı, taş acıttı…’’diye. Aslında bu çocuğunuzun sizinle iletişime geçme şekli olabilir yani size ‘‘Yıllar önce ayağıma taş battığında korktuğum kadar korkuyorum ya da o kadar canım yandı’’ demek istiyor olabilir. Ekololi azaltmak için görmezden gelmek yerine onu anladığınızı gösteriniz, iletişim kurma mücadelesine destek veriniz.
Epilepsi Nedir?
Epilepsi nöbeti (yada krizi), beynin normal aktivitesinin, sinir hücrelerinde geçici olarak meydana gelen anormal elektriksel aktivite sonucu bozulması ile oluşan klinik bir durumdur. Halk arasında “Sara” olarak da bilinen epilepsi, kendini epileptik nöbetler ile göstermektedir. Epileptik nöbet gerçekleştiğinde kişide gelip geçici bilinç kaybı veya farklı özelliklerde belirtiler olmaktadır. Kişinin tek bir nöbet geçirmesi, epilepsi olduğu anlamına gelmez.
Epilepsi oldukça yaygın bir durumdur. Toplumda görülme sıklığı, ülkemizde ve dünyada olduğu gibi % 0,5 ile %1 arasındadır. Cinsiyetler arasında epilepsi görülme oranında herhangi bir farklılık yoktur.
Epileptik belirtiler olarak ağız şapırdatma, anlamsız konuşma, bilinçli ve bilinçsiz göz dalmaları, kol ve bacaklarda ani sıçrama veya irkilme, bir yere boş boş birkaç saniye bakma, baygınlık, kasılma vs. gibi durumlar sıralanmaktadır. Bunlar gözlemlendiği gibi bir uzmana başvurulmalıdır.
Kendi deneyimimden yola çıkarak, epilepsi olan bir kişinin neler hissettiğini bir uzman ve öğretmen olarak sizinle paylaşmak istiyorum. Herhangi bir gelişimsel bozukluk göstermememe rağmen epilepsi ile yaşamak hayat kalitemi büyük oranda düşürmüştü. İlkokula gittiğim yıllarda göz dalmalarım sebebi ile sık sık konu kaçırmış, dersi dinlemediğim varsayıldığı için azarlanmıştım. Üstelik bu olanlara bir anlam veremiyor, düşündükçe kendi içime kapanıyordum. Bazen ise derste söz aldığımda istemeden olan anlamsız konuşmalarımın sonu ‘‘Saçmalama Pelin’’ cümleleri ile son buluyordu. Uykularda ani sıçramalar, kasılmalar sebebi ile içimde oluşan korku 16 yıl önceki Pelin için oldukça korkutucuydu. Kendimi bir türlü ifade edemediğimi ve bu yüzden ne kadar zorlandığımı dün gibi hatırlıyorum. Ne yazık ki anılarımızı hatırladığımız andaki olgunluğumuz ile değil, anın yaşandığı yaştaki hissimizle hatırlıyoruz. O dönemde arkadaşlarım okuduğu bir metni bir kere okuduğunda anlıyorsa benim 4-5 kere okumam gerekiyordu. Tüm bunlar psikolojik zorlukları da beraberinde getirdi. Benim asıl uzmanım olan annem ve babam, o dönemde teşhisim konmamış olsa da anlamam, iletişim kurmam, kendime güvenmem için çok mücadele verdi. Teşhis konduğunda bununla yaşamayı öğrenmiş ve bunu sadece bir durum olarak adlandıran üniversite öğrencisiydim. Beş yıl daha ilaçlarla mücadele ettikten sonra nöbetleri tamamen bitirdim. Bu süreç anne-babamın uzmanlığı, doktorumun yardımı ve benim azmim ile gerçekleşti. Bu örneği vermemin sebebi, çocuğunuzun uzmanı olduğunuzda sonucun nasıl olumlu olabileceğini görmeniz ve zaten iletişim zorluğu çeken otizmli çocuğunuzun bir de epilepsi ile olan mücadelesinde, size anlatamadığı durumları size dillendirerek durum için farkındalık yaratmaktır.
Gelelim otizm ve epilepsiye. Otizmli olan çocuğunuzun epilepsi ile olan mücadelesine nasıl yardımcı olabilirsiniz?
- Bedenine güvenmesi için nöbet anlarında yanında olun ve sonrasında iletişim kurmaya çalışınız.
- Korkusunu anladığınızı gösteriniz.
- Korkusunu kontrol etmeyi öğretiniz (aşırı korku ve panik nöbeti tetikleyebilir.)
- Çevreye güvenmesini sağlayınız. (Sürekli etkileşime girdiği, güvenilir olan bireylere güven duymasını sağlayınız.)
- Çocuğun her iletişim kurmak için attığı adımda ‘‘Neden?’’ diye sorgulayınız.(Bu sorgulayamayı kendi içinizde çocuğunuzun neden o davranışı yaptığını düşünerek tamamlayınız.)
- İnsanlara güvenmesini sağlayınız.( Burada bahsedilen güven herkese gitmesi değildir. Sadece yabancı insanların (örneğin; yeni öğretmeni) iletişim kurma çabasından korkup krizlerini engellemektir.)
- Güvenilir, sağlam ve açık olunuz.
- Görmezden gelmek yerine ‘‘Neden ?’’ sorusunun cevabını arayınız. (Görmezden geldiğiniz şeylerin çocuğunuzun iletişim kurmak için yaptığı davranışlardan olmadığına emin olunuz.)
- Epilepsi nöbetlerini kamera ile kaydediniz, günlükler tutunuz ve ilaçlarını düzenli olarak kullandırınız.
- Epilepsi nöbetlerini tetikleyecek olay ve mekanlardan olabildiğince uzak durduğuna emin olunuz.
- Epilepsi atlatılmaz değildir, nöbetleri tamamen bitirebilir ve yaşam kalitesini arttırabileceğinizi unutmayınız.
NOT: Epilepsi nöbeti sırasında kişiye asla müdahale etmeyiniz. Etrafında çarpıp yaralanabileceği şeyleri uzaklaştırınız ve eğer kişi baygınsa yalnızca dilini yutmaması, ısırmaması için yan yatırınız. Kolonya, soğan koklatmak gibi şeyleri asla yapmayınız. Nöbet anında kişinin boğazını sıkan, sıkı bağlanmış kravat, eşarp gibi giysileri hastanın rahat nefes alabilmesi için gevşetiniz. Kamera ile çekiniz ve nöbette neler olduğunu, ortamda nelerin bulunduğunu not ediniz. Nöbetten sonra kişi yorgun ya da sersemleşmiş olabilir, dinlenmesine müsaade ediniz ve hemen bir doktora başvurunuz.
KAYNAKÇA
- ŞENER, E. F., & ÖZKUL, Y. (2013). Otizmin genetik temellleri. Sağlık Bilimleri Dergisi, 22(1), 86-92.
- Görgülü, Ü., & Fesci, H. (2011). Epilepsi ile yaşam: Epilepsinin psikososyal etkileri. Göztepe Tıp Dergisi, 26(1), 27-32.
<http://www.yeditepeepilepsisiz.com/epilepsi/> - <https://npistanbul.com/cocuk-ergen/otizm-nedir>