Esra Nur Gencal – Uzman Klinik Psikolog
Instagram: @psikologesranurgencal
Uzun zamandır konuşulan hatta üzerine çalışmalar yapılan bir konu akran zorbalığı.
Hemen hemen her okulda, sokak aralarında, parklarda birileri bu duruma maruz kalıyor, birileri ise bu zorbalığın baş rolü oluyor.
Peki akran zorbalığı ne demek? Yeterince bilgimiz var mı?
Ve en önemlisi akran zorbalığı ile nasıl mücadele edeceğiz?
Akran zorbalığını tanımak ile başlayalım yolculuğumuza. Aslında yıllardır var olan bir meseleden bahsediyoruz. Aynı yaş grubunda olan bir çocuk veya ergenin, diğer çocuk veya ergene uyguladığı olumsuz yaklaşım ve davranışlarda bulunmasıdır. Aslında bir güç orantısızlığı mevcuttur. Güçlü olanın güçsüz olana uyguladığı ve de sürekli bir şekilde bu olumsuz tutumları sergilemesidir.
Akran zorbalığı için şiddetin bir çeşididir denilebilir aslında. Kendi içinde de oldukça fazla kategoriye sahiptir.
Biraz bunları açıklayalım:
Fiziksel zorbalık: İtme, vurma, tükürme, başkasını vurması için yönlendirme gibi fiziksel şiddet içeren davranışların tümüdür. Hatta çoğu zaman çocuğun direk kendisine uygulanmasa da herhangi bir kıyafetine, çantasına, kalemine uygulanabilir.
Sözel zorbalık: Lakap takma, alay etme, aşağılama, oyundan veya gruptan dışlama gibi olumsuz davranışlardır. Çoğunlukla, ekonomik durum, fiziksel görünüş, kullanılan bir sağlık materyali (gözlük, diş teli, protez, vb.) mesele haline gelebiliyor.
Cinsel zorbalık: Cinsel içerikli lakaplar takma, cinsel içerikli sözler söyleme, cinsel içerikli mesajlar atma gibi olumsuz davranışlardan bahsedilebilir.
Siber zorbalık: Günümüzde çokça karşılaştığımız, hatta yetişkinler tarafından da uygulanan bir zorbalık çeşididir. İnternet üzerinden kimlik gizleyerek mesajlar atma, sosyal medyada paylaşılan fotoğrafların altına olumsuz yorumlar yazma, başka kimlik adı altında kişiyi kandırma ve alay etme davranışlarıdır.
Akran zorbalığını bilmek kadar anlamak da çok önemli.
Maalesef çoğu zaman ailelerin ve eğitimcilerin yaptığı hatalardan biri arkadaşlar arasına girmemek, sorunları kendilerinin çözmelerini beklemek. Belki de bu yüzden daha dikkatli olmalı ve konuyu önemsemeliyiz.
Hele ki farklı bir dış görünüşe, farklı bir gelişim sürecine sahipse çocuklar, maalesef potansiyel mağdur olabiliyorlar.
İşte tam da burada biz yetişkinler devreye girmeliyiz. Farklılıklardan bahsetmek ve bu farklılıklara karşı çocuklarda hoşgörü, empati, kabul duygularını uyandırmalıyız. Bunu öğretmenin en etkili yolu da bu duyguları yaşamak ve yaşatmaktır.
Neden farklı olan potansiyel mağdur konumunda? Çünkü zorbalık eden genç veya çocuklar, zorbalık edecekleri kişilerin fiziksel veya psikolojik zayıflıklarına bakıyorlar.
Kilosu, boyu farklı olan çocuk hemen fark ediliyor. Gözlük takan, protezi olan veya yürümek için bir değneğe ihtiyacı olan çocuk, zorbalar için mağdur adayı olabiliyor.
Peki her zaman fiziksel farklılıklar mı göz önüne alınıyor?
Elbette hayır. Fiziksel farklılıkları olan, ancak psikolojik sağlamlığa sahip olan çocuklar bu süreci daha kolay atlatabiliyorlar. Yani görmek için gözlük takıyor olsa da, kilosu diğerlerinden fazla olsa da, psikolojik olarak güçlü olan bir çocuk veya ergen bu zorbalıkla mücadele edebilir.
Tam tersi olarak da, psikolojik sağlamlığı olmayan ancak fiziksel olarak diğerlerine göre güçlü olan çocuklarda mağdur olabiliyorlar.
Ancak, bununla mücadele edemeyecek olan gelişim süreçlerine sahip çocuklar ne yapacaklar. Nasıl yani bu çocukları korumanın bir yolu yok mu?
Elbette, tüm çocukları korumanın ve kollamanın ortak bir yolu var.
O da, okul ve aile işbirliği içerisinde, zorbalık eden ve zorbalığa maruz kalan tüm çocukların korunması için yetişkinlerin ellerinden gelenleri yapmaları.
Örneğin;
‘’Çocuktur dalga geçer.’’
‘’Çocuklar aralarında hallederler.’’
‘’Ne var canım bunlar çocuk, olur böyle haylazlıklar.’’
Ve benzeri cümlelerden uzak duralım.
Onları anlayalım. Onlara inanalım. İyi birer gözlemci olalım.
Bugün okul nasıl geçti diye soralım.
Duygu hallerini gözlemleyelim. Mutlu mu? Mutsuz mu?
Uykularına dikkat edelim. Yeterince huzurlu uyuyor mu?
Oyunlarına katılalım, çizdikleri resimlerde ne anlatmak istediklerini soralım.
Gerekirse karşımıza alalım, konuşalım.
Zorba ise kızmayalım, sorunu anlamaya çalışalım.
Mağdur ise, ileride zorba olmasına sebep olacak yaklaşımlarda bulunmayalım.
Farklılıkları anlatalım. Farklılıkların güzel taraflarını gösterelim.
En önemlisi de sevgi tohumları ekelim.
Ne zorbayı ne de mağduru ötekileştirmeyelim. Kucaklayalım, iyileştirelim.