Bu yazının hazırlanmasında destek veren uzmanlarımıza teşekkürler.
Figen Yurdakul – Uzm. Psikolog – @uzm.psk.figenyurdakul
Veysi Çeçen – Özel Eğitim Öğretmeni – @mardin_otizm_egitimi
Yasemen Duran – Çocuk Gelişimci – cgyasemenduran
Takıntı nedir?
Kelime anlamı mantıklı olmayan, tekrarlayan, rutine bağlı, toplum nezdinde anormal davranışlar olarak adlandırılır. Özel çocuklarda da ortaya çıktığı gibi normal gelişim gösteren çocuklarda da 2-5 yaş aralığında ortaya çıkabilmektedir.
Obsesif kompülsif bozukluk olarak adlandırılan, kişinin hayatını olumsuz etkileyen tekrarlayıcı düşünce ve davranışlara neden olan, kaygı bozukluğu olan çocuklarda da ortaya çıkabilmektedir. Erken tanı ve tedavi ile aile faktörü çok önemlidir. Aile faktörü çok önemli, söz konusu konu ile ilgili aile davranış eğitimi almalı, eğitimi tavizsiz bir şekilde çocuğuna uygulamalıdır.
Takıntılı davranışlar çoğunlukla değişerek devam eder. Bir davranış sönerken çoğunlukla yerini başka bir davranış alır. Ne yazık ki hepimizin zorlandığı bir süreçtir. Bazen bize takıntı olarak gelen davranışlar çocuklarımızın regüle olmak için yaptığı davranışlardır.
Takıntılar stres atmak amacıyla yapılabileceği gibi stresten veya çevresel faktörlerin birey üzerindeki etkisinden de kaynaklanıyor olabilir.
Özel çocuklarda tekrarlayıcı hareket dediğimiz devinimsel hareketler veya stereotipik davranışlarla takıntıları da ayırt etmek gerekir. Tekrarlayıcı hareketler; el çırpma, ileri geri sallanma, etrafında dönme, ses çıkarma ve benzeri davranışlar olabilir. Her problem davranışta olduğu gibi tekrarlayıcı hareketlerde de davranışın nedenine bakmamız gerekmektedir.
Her zaman öncelikli yaklaşımımız bu olmalı; çocuk bir şeye karşı tepki veriyorsa, mutlaka ona etki eden uyarıcıyı analiz etmemiz gerekmektedir. Bunun yanında çocukların bireysel farklılıklarını göz ardı etmememiz gerekmektedir. Her yaklaşım açısı her bireyde aynı etkiyi yaratamayacağı için, müdahale şeklini iyi tespit etmemiz gerekmektedir.
Bazen hiçbir sonuç elde edemeyebilirsiniz ve tekrarlayan takıntılı davranışlar değişerek devam eder. Böyle durumlarda davranışçı yöntemlere ek olarak, medikal desteği de göz ardı etmemelisiniz.
Takıntılarla mücadelede genel olarak uygulayacağımız yöntemler şunlara dayanmalıdır:
- Tetikleyiciyi bulun: Her takıntıyı tetikleyen bir durum vardır. Bunun için uygun bir gözlem yeteneğine ihtiyacınız olabilir. Çocuğu gözlemleyerek bu takıntıyı neyin tetiklediğini bulabilirsiniz.
- Öncesi ve Sonrası: Takıntı öncesinde ne oldu, takıntı sırasında ne oluyor, takıntı sonrasında ne oldu? Bu sorulara yanıt vererek hem takıntıyı neyin tetiklediğini hem de pekiştireci bulabilirsiniz. Örneğin çocuk takıntı öncesinde derse giriyor, masaya oturuyor. Masaya oturur oturmaz takıntıyı gerçekleştiriyor. Bu durumda masaya oturma davranışı etrafında daha detaylı gözlem yapmanız gerekecektir. Masaya nasıl oturuyor, sınıfa nasıl girdi, masanın özellikleri gibi sorulara yanıt vermeniz gerekebilir.
- Tetikleyiciyi ortadan kaldırma: Çocuğun tetikleyiciyi, davranış sönene kadar görmemesi, takıntıyı uzun süre gerçekleştirmemesine neden olabilir.
- Meşgul etme: Takıntının tetikleyicisi özellikle çözüm bulamayacağınız bir durumsa, meşgul etmeyi deneyin. Ellerle ilgili takıntılarda bir atma – takma materyali vermek, parmakları meşgul etmek davranışın ortaya çıkmasını önleyecektir.
- Duyusal Uyaran: Otizmde uyaran eksikliği sıklıkla görülür. Parmaklar ve ellerle ilgili takıntıların çoğu da bu nedenle ortaya çıkar. Yapacağınız el masajları, parmaklara uyaran vermek, farklı duyusal ortamlarla çocuğu muhatap etmek ve farklı dokulara dokunmasını sağlamak takıntıları azaltır.
- Görmezden gelmek: Bazı takıntılar dikkat çekmek için yapılmaktadır. Bu durumda davranışın ortaya çıkmasının hemen ardından çocuk ile ilgilenmemek, ama çocukla ilgili bir iş ile meşgul olmak gerekebilir. Örnek olarak çocuk davranışı gerçekleştirirken çocuğun sevdiği bir oyun hamuru ile oynamak gibi. Davranışı bıraktığı an çocuk ile ilgilenmek, ‘takıntının tekrar edilmemesinin’ pekiştirilmesine yardımcı olur.
- Pekiştirmemek: Takıntıların oturmasının ana nedenlerinden biri takıntının pekiştirilmesidir. Takıntı sırasında çocuk ile fazladan ilgilenmek, bağırmak, daha fazla konuşmak gibi davranışlar, çocuğun beyninde ‘bunu yaptığımda daha fazla ilgi görüyorum’ şeklinde kodlanır. Bu nedenle takıntının tekrarı sırasında çocuğun takıntısı hakkında konuşulmamalıdır.
- Kısa komut: Komutların daima kesin ve kısa olması gerekir. Soyut komutlar verilmesi, anlaşılmasa da uzun konuşma ve ilgi olarak algılanır. Buna örnek olarak, annenin, takıntısı olan çocuğuna şunu söylediğini düşünelim: ‘Oğlum Allah aşkına böyle yapma’ Çocuk bunu anlamakta zorlanacaktır. Oğlum: Soyut. Allah: Soyut. Aşkına: Soyut. Böyle: Nasıl? (Somut) Yapma: Olumsuz komut- anlaşılmaz. Dolayısıyla bu cümle için çocuğun anlayabileceği bir konu bulunmaz.
- Hafif geçiştirme: Bir etkinlik sırasında çocuğun takıntıyı yapması durumunda etkinliğe hiç ara vermeden, el ile ilgili takıntılarda elin hafifçe aşağı indirilmesi durumudur. Örneğin çocuk saçları ile oynuyorsa, etkinliği kesmeden elin hafifçe saçtan çekilmesi durumudur.
- Zararı yoksa müdahale etmeyin: Bir takıntı veya tekrarlayıcı davranışın çocuğunuza veya çevresine zararı yoksa, rahatsız etmiyorsa, göz ardı edebilirsiniz.
Yukarıdaki çözüm yöntemlerinin birini veya birkaçını çocuğunuzda uygulayabilirsiniz. Hangisini nasıl uygulayacağınızı sizin ve özel eğitimcinizin gözlemleri sonucunda karar vermelisiniz.
Şimdi de sizden gelen bazı örnekler üzerinden çözüm önerilerimizi paylaşalım.
- Çocuklarda yememe takıntısına nasıl çözüm bulabiliriz? Yemek yememe veya yemekte aşırı seçici olan çocuklar var. Çocuklarda eşik yöntemi dediğimiz yöntemle yiyemediğini yedirebiliriz. Eşik yöntemi örneğin; çocuk yoğurt yemeyi seviyor ama peyniri sevmiyor. Yoğurdun içinde çok küçük bir peynir parçacığı konulur ve bu parçalar gün geçtikçe damak alışana kadar verilir. Gün geçtikçe parçacıklar azar azar artırılır. Bu şekilde bir yöntem kullanılabilir. Damak alışınca sorunun üstesinden geldiğinizi fark edeceksiniz. (Her çocukta aynı etkiyi yaratmayabilir). İkinci bir yöntem ise çocuğun algı durumu iyiyse, yemediği yemeklerden şekiller yaparak veya oyunlaştırma yöntemi ile yemek yeme davranışı kazandırılabilir. Bazen yemek yememe duyusal hassasiyetten de olabiliyor. Bu yüzden duyusal değerlendirmeyi de es geçmemelisiniz.
- Çocuğum sürekli parmağını ağzına, burnuna koyuyor ne yapabiliriz? Bu tür stereotipik takıntıların neyden kaynaklandığını iyice tespit etmemiz gerekmektedir. Genelde nörolojik baskınlığı ağır basan ve stres oranı yüksek olan çocuklarda, daha belirgin görünen bir problemdir. Bıktırma yöntemi birçok çocuk üzerinde denendiğinde başarı elde edilmiştir. Örneğin; sürekli parmağını ağzına koyuyorsa, her koyduğunda sizde onun elini tutarak, ağzında bırakmasını sağlayın, aşırı tepki verip geri çıkartmaya çalışacaktır. 10 saniye gibi veya çocuğun tepkisine göre bu süreyi uzatabilir veya kısaltabilirsiniz. Bunu her yaptığında sizin de aynı şekilde bıktırma yöntemini kullanabilirsiniz. Zamanla vazgeçtiğini göreceksiniz.
- Çocuklarda nesne takıntısı için neler yapılabilir? Nesne takıntısı olan çocuklarda oyun terapisi ile üstesinden gelinebilir. Hangi nesne veya nesnelere takıntısı varsa, o nesnelerle oyunlar kurup olayı anlamsızlıktan çıkarıp, nesneleri anlamlı hale getirebilirsiniz. Çocuğu tek başına bir ortama bıraktığınızda, elbette dikkat dağınıklığından kaynaklı sebeplerden dolayı kendi dünyasına dalabilir ve kendince belirlediği nesneleri rutine bağlayabilir. Bu durum kontrol altına alınmadığı ve çocukla anlamlı oyunlar kurulmadığı sürece takıntılar devam edecektir. Bu tür takıntılarda “mahrum bırakma yöntemi“ de kullanılabilir. Takıntılı haline gelmiş nesneleri ortamdan yok etmek gibi…
- Çocuğumda aşırı düzen takıntısı var bu konuda neler yapabilirim? Aşırı düzen takıntısı Obsesif-kompulsif bozukluk grubu içerisinde değerlendirilir. Bu tür takıntısı olan bireylerde, çevresindeki nesneler belli bir simetride durmaması, onlar için bu durum stres kaynağı olabiliyor. Simetrik zekadan veya yaygın gelişimsel bozukluklardan da kaynaklanan bir durum olabiliyor. Rutinler çocuklarımızı rahatlatır. Bu rutinler bazen her şeyin aynı yerde olmasıdır, bazen hep aynı giysiyi giymesi, bazen de hep aynı yoldan gitme isteğidir. Çocuk ajite olsa da bu rutini kırmalıyız. Gideceğimiz yönü değiştirebilmeliyiz. Aile bireyleri çocuğun ajite olmasından korkarak hareket etmemeli. Tüm takıntılı davranışlarda etkili olabilecek, uygulamalı davranış analizleri yöntemleri ile düzen takıntısının üstesinden gelinebilir. Bunun yanında “hayır”, “yapma”, “lütfen” gibi söylemler ne yazık ki işe yaramıyor. Takıntılar davranışa dönüşmeden, anında dikkati farklı yöne çekerek önlemi alınabilir.
- Kendini yere atma, üstü ıslandığında değiştirme isteği: Çocuklar istedikleri olmadığında ailelerini nasıl manipüle edeceklerini ve en zayıf noktalarını bilmektedirler. Eğer çocuğunuz istediği olmadığında kendini yere atıyorsa ve ağlıyorsa beklemenizi tavsiye ederim. Beklerken çocuğunuzun güvenlik önlemlerini almayı ihmal etmemelisiniz. Önce sınırlarınızı evde oluşturmalısınız. Tutarlı ve aynı tepkiyi verdiğinizde, yere atma davranışı sönecektir. Direk dışarda ve tanımadığı sosyal bir ortamda uygularsanız, hem siz kendinizi kötü hissedeceğiniz için çocuğunuz istediğine çabuk ulaşır. Üstü ıslandığında hemen değiştirmek istemesi takıntıdan ziyade bir duyusal hassasiyet olduğunu düşünmekteyim. Bu konuda bir duyusal değerlendirme alabilirsiniz.
- Çekmece açma-kapama: Açma-kapama davranışının söndürmek mümkün olmayabilir. Fakat limitleyebilirsiniz. Örneğin; sadece odandaki çekmeceyi açıp kapatabilirsin demelisiniz. Kural ihlalinde koyduğunuz kuralı hatırlatmalı ve izin verdiğiniz çekmeceye yönlendirebilirsiniz.
- Kanat çırpma: Kanat çırpma birçok çocuğumuzda görebiliyoruz. İlk olarak yok sayma-görmezden gelme denebilir. Tabi ne zaman kanat çırptığı da önemli. Heyecanlandığında veya kaygılandığında mı yoksa sürekli mi. Eğer heyecanlandığında yapıyorsa, duygusunu söylememiz önemlidir. Eveet sen heyecanlandın, ya da sen şu an çok mutlusun gibi. Tabi bu durumlarda çocuğun bilişsel kapasitesi de çok kıymetli. Bazen görmezden gelme-duygusunu verme işlevsel olmayabilir. O zaman uyararak, farkındalık sağlayarak otokontrolünü kazandırmaya çalışırız.
Bu ve bunun gibi yüzlerce takıntı sayılabilir. Genel itibari ile takıntılar konusunda aile işin merkezinde olmalı, davranışın altta yatan sebepleri, hangi durumlarda, ne kadar sıklıkla, ne gibi iç ve dış etkenlerin tetiklediği sorgulanmalı ve anında davranış analizleri yöntemleri ile müdahale etmeleri gerekmektedir. Yapma, etme, kızarım, ayıp vs gibi söylemler daha kötü bir hale sokabilir. Çocuk bu söylemlerle olayı inada da bindirebilir. Bunun için dikkati farklı yöne çekmek ve çocuğun vaktini dolu dolu geçirmeye çalışmanız gerekmektedir. Tüm bunların yanında bireyin psikolojik durumu, stres ve depresyon durumunu da göz ardı etmememiz gerekmektedir.