Ümran Solcan
Sanat Eğitimcisi
Instagram: @solcan_umran
Her bir çocuk, her bir birey, bizim için önemlidir. Sanat eğitimi de her çocuk için önemlidir. Toplumu çağdaş seviyeye yükselten çocuklarımız ve bizler değil miyiz? Sanat değil midir? Ama maalesef 21’ci yüzyıla geldik, hala sanatın var olma sebebini hissedememe gibi bir düşünceyle uğraşıyoruz. Elbette ki, çağ ilerledikçe sıkıntılarımız büyümekte, ama bu sıkıntılarımızı görmezden gelemeyiz. Lakin, bu sanat eğitimi, işe yaramaz anlamına gelmemelidir. Teknolojinin yaygın olduğu yüzyılda, biz sanat eğitimcilerine büyük bir rol düşüyor. Çocuğun eğitimi ne olursa olsun, zeka seviyesi ne olursa olsun, duygusal ve fiziksel motoru ne olursa olsun, hatta ve hatta ekonomi durumu ne olursa olsun, başvurduğu en yalın dil, iyileşebildiği, kendini güvende hissedebildiği dil, sanattır. Öğrenebileceği en basit dil de sanattır. Çocuk dediğimiz kavram, aklınıza gelebilecek en masum kavramdır. Bazı çocuklar vardır zeka seviyeleri, motor becerileri, verileni aynı anda yapabilme, yani yönergelere uyabilme özellikleri çok hızlıdır. Bu tür çocuklarda İletişim kurmakta zorlanmazsınız, ama bazı çocuklar vardır ki, iletişimde güçlük çeken, yönergelere uymakta zorlanan, hatta uymayan hep kendi istekleri olsun diye talepte bulunan, vs ekleyebiliriz, böyle çocuklar da vardır. Böyle çocuklar var diye de, onları toplumdan soyutlamamız doğru değildir. Bu davranış farklılıkları gösteren bireylerimizi topluma kazandırmamız, her bir bireyin görevi olmalıdır. Ama zaten bireyleri, çocukları, bizi, birbirimizden ayıran özellikler, bunlar değil midir? Bizi biz yapan farklılıklarımız değil midir? Hayatı zorlaştırmamak, kolaylaştırmak gerek. Hayvanlar, bitkiler, insanlar, hepimiz ve her şey birbirleriyle iletişim içindedir. Bu iletişim herkes ve her şey için geçerlidir. İletişimi kolaylaştırmak, içinde bulunduğumuz durumun farkına varmak, asıl soruna odaklanmak gerek. Bahsettiğim gibi herkes farklıdır. Ve bu farklılığımızı belirgin bir biçimde gösteren otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarımızdır. Bu çocuklarda ve her çocukta olduğu gibi, sosyalleşmenin en önemli odak noktası da iletişimdir. Neredeyse yaşamımız bunun üzerine kurulmuş diyebiliriz. İletişimin bu tür özel çocuk ve yetişkinlerde sade bir dil kullanılmalıdır. Bu sade olan dili de sanatın dalları olan resim, heykel ile daha rahat yapabilecekleri kanısındayım. Bu kanıya da varabilmemiz için, çocuğumuzu çok iyi tanımamız gerek. Çocuğumuzu tanıyıp, ona tanıyı iyi tanımlayıp ve sonrasında sanat eğitimini onun isteği doğrultusunda devam etmesini sağlamak olmalıdır. Çocuğa merak uyandıracak ve onun gelişiminde yardımcı olacak işlerle desteklemek gerekir ki, bu da iyi bir eğitimcinin ustalığıyla alakalıdır. Otizmli çocuklarda resim ve heykel gibi çalışmaların yapılabilinmesi için rahat, istikrarlı ve hazır buluşu olduğu bir ortam olmasına, çalışma odalarının sade ve anlaşılır olmasına dikkat edilmelidir.
Çocuklarımızın sanat eğitiminde, önceliğimizi seviye belirlemeye vermeliyiz. Belirlenen seviyeye göre motor becerilerini incelemeli ve ona göre bir yol izlemeliyiz. Üstünde çalıştığımız çocukların bir çoğu algılama özelliği farklı olan çocuklardır. Zeka ve fiziksel özelliklerinin gelişebilmesi ve akıcılığı sağlamak için, çalışacağı ortamda dikkatinin dağılmasına sebep olan materyaller ortadan kaldırılmalıdır. Otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarda yapılan sanatsal aktiviteler, boya, fırça, kil gibi sanatsal malzemelerin dışında, pet şişe, su kapakları, gazete, dergi gibi atık malzemeler de kullanılabilir. Bu iki durumun arasındaki farka dikkat etmeliyiz. Çünkü her çalışma çocuğumuzun farklı davranışlarına yardım edebilme yeteneğine sahip. Mesela, boya ve kalem ile seçilen etkinlik yapılan malzemelerde serbest rastgele olmamalıdır. Şekilleri ve nesneleri alan sınırlı ve dikkatli bir şekilde boyamalıdır. Yapılan çalışmalar, aşamalı ve büyük bir sabır gösterilmelidir. Yapacağımız ve elde etmeye çalıştığımız beceriyi geliştirmek için ve çocuğumuzu küstürmeden kazanmak için, bir takım onun isteğine bağlı şeyler olması uygun olacaktır. Lakin onun seveceği şeyleri, atık malzemelerle yapılmalı, bu da çocuğumuzun ruhsal sürecidir ve burada sanat terapisi uygulanmalıdır. Sanat terapisiyle sanat dersleri arasındaki farklara dikkat edilmelidir. “Sanat terapisi, bireylerin duygularına erişmelerine yardımcı olan bir araçtır. Buna karşılık, sanat dersleri, öğrencilere akademik ve estetik gibi öğelerin, teorik ve pratik öğretilerini içeren dersleri kapsar. Sanat dersleri OSB’li bireyler için uygundur. Ancak sanat terapisinin iyileştirici, yatıştırıcı ve rahatlatıcı özelliklerinin yerini tutamaz.” 3 Dahilinde etkinlik seçilmelidir. Biz çocuklarımızı topluma kazandırmakla mükellefiz. Önceliğimiz onları mutlu etmek olmalıdır. Bu mutluluğu sanat eğitimi terapileriyle desteklemeliyiz. ” Öğrenci, her performans sonrasında kaydı tutularak, değerlendirilmeye alınmalı. İhtiyaç duyulursa çalışma tekrar edilmelidir. Farklı zamanlarda öğrenilen beceriler, tekrar edilerek öğrencinin becerilerini aktif halde tutmak önemlidir. Performans düzeyleri farklı olduğu için bir beceriyi bazı çocuklar, bir haftada öğrenirken; bazı çocuklar aylarca alan bir süre sonucunda öğrenimi gerçekleştirebilir.”2 Sanat terapisi uygulanırken bile psikolojik bozuklukların nedeni araştırılır. Bunu hedeflerken bile bazı teknikler kullanılır.Sanat terapisi uygulanırken sanat eğitimcileri ve psikologlar ortak çalışılmalıdır. Sanat terapisi uygulanırken resim ve heykelin akla gelebilecek bir çok yöntemi vardır. Burada önemli olan hangi amaçla yapıldığıdır. ” Daha esnek, o anki ihtiyacı kavramaya ve gidermeye yönelik çalışmaları da içeren psikoterapi ekolleri ise sanatın çok yönlü özelliğinden faydalanarak psikoterapideki tekniklerin çeşitlendirilmesine, bu tekniklerin canlandırılmasına ve daha rahat ve esnek bir ortamın sağlanmasına olanak sağlamaktadır. Klinik psikologların sanat çalışmaları alanında güçlendirilmesi, sanatın psikoterapide kullanılmasının yolunu açmak için tek yol olarak görülmektedir.”5 Özel eğitime ihtiyacı olan çocuklar sanatçı ruhları ortaya çıkar ve bu tür çocuklar sanatsal faaliyetleri daha çok sever ve ilgi duyarlar. Otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarımızın bazıları üstün zekalıdır. Bir heykeltraşın bile yapamadığı işler çıkarabilirler. Yada gerçeğe yakın resimler. ”Özel eğitimde sanat eğitiminin amaçları arasında, belki de en önemlisi çocuğun gelişimine katkıda bulunmaktır. “Bireyin motor becerilerine, el-göz koordinasyonu, iletişim kanallarını açık tutmak, kavram eğitimine destek vermek, becerilerini artırmak bu katkılar arasında sayılabilmektedir.”2 Otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarımızın sosyal, motor, zihinsel ve duygusal özelliklerini iyi incelemeli; incelenen sonucu iyi bir süzgeçten geçirmeli ve sanatsal olarak nasıl yalın bir dil haline getirmeliyiz. Bu amaca uygun eğitimi belirlemeli sürece dahil etmeliyiz. Son olarak diyebilirim ki çocuklar bizim geleceğimiz ve bu gelecek hep beraber inşa edilen bir gelecek. Bu gelecek bir cennettir ve biz bu cennette beraber huzurla yaşamayı öğrenmeliyiz.
Kaynaklar
1– 3: https://www.otizmli.org/otizmde-sanat-terapisi/ (02.09.2020- 16:30 )
2– 1: https://www.acibadem.com.tr/ilgi-alani/otizm-spektrum-bozuklugu/ ( 02.09.2020-17:00 )
3-4: Özcan, M. 2015. Zihinsel engelli bireylerde görsel sanat eğitimi. Aydın Sanat. Yıl:1. Sayı: 2. Sayfa:71
4-2: İki, A. E. 2007. Otistik çocukların gelişiminde,resim iş eğitiminin önemi. İstanbul: Yüksek lisans tezi
5-5: Yılmaz, T. 2017. Klinik psikolojide sanat e sanat uygulamaları. Tykhe sanat ve tasarım dergisi. Yıl:2. Sayı: 2.Sayfa: 42