Makbule Sungur
Uzm. Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi
Instagram: @makbuleyamansungur
Otizm spektrum bozukluğu (OSB); sosyal iletişim ve etkileşimdeki belirgin ve sürekli yetersizliklerin klinik açıdan var olduğu, sınırlı ilgi alanı ve tekrarlayıcı davranışlarla karakterize, bireyin günlük yaşam becerilerini yerine getirmede sınırlılıklara neden olan yaygın nöro-gelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanmıştır (APA, 2013).
DSM-5 tanı ölçütlerine göre OSB’li bireylerin sosyal iletişim ve etkileşimde gösterdikleri yetersizlikler; sözel ve sözel olmayan iletişimde yetersizlik, sosyal karşılıkta yetersizlik, ilişki kurma ve sürdürmede yetersizlik şeklinde sınıflandırılmıştır. OSB’li bir birey; vücut dilini anlama ve kullanmada, yüz ifadelerini anlamada, sözel olmayan iletişimlerde yetersizlikle, jest-mimikleri anlama ve kullanmada sınırlılıkla, karşılıklı konuşma başlatmada, sürdürmede ve ortak ilgi kurmada zorlanma ile karakterizedir. Bireyin OSB’den etkilenme derecesine göre dil becerileri de kişiden kişiye çeşitlenmektedir. Dil ve iletişim becerileri OSB için hem tanılama hem de otizmden etkilenme derecesine etki eden, bireyin günlük yaşam ve sosyal ilişkileri için son derece önemli olan bir gelişim alanıdır. OSB geniş bir yelpazede yer aldığı için bireylerin etkilenimleri de yine geniş bir yelpazede seyretmektedir.
Genel olarak OSB’li bireylerin dil ve iletişim özelliklerini aşağıdaki maddelerle özetlemek mümkündür.
- OSB’li bireylerde, söz öncesi dönemde görülen farklılıkların; sınırlı göz teması, sosyal gülümsemede yetersizlik ve ortak dikkat geliştirememe şeklinde, sosyal iletişim becerilerindeki güçlüklerle karakterize olduğu bilinmektedir. OSB’li çocukların bakım veren kişi tarafından kucağa alınma isteği göstermedikleri, annelerinin ya da birincil bakıcılarının sesine olumlu tepkiler vermedikleri görülebilmektedir.
- Dil gelişiminin bebeklerde görülen ilk basamağı ses, jest-mimik ve bakışlar ile isteklerini etraflarındaki kişilere aktarmalarıdır. İletişim amaçlı bu davranışlar, normal gelişim gösteren bebeklerde, 8-9 ay civarında görülürken, OSB’li bireylerde aksamalar ilk olarak bu aşamada görülmektedir. Jestlerin kullanımının olmaması, gecikmesi veya olması gerekenden daha az ve sınırlı olması şeklinde seyredebilmektedir. Jestlerin kullanımında görülen bu farklılık, OSB’nin erken dönem belirtileri arasında yer almaktadır. OSB’li bireylerin jest kullanımındaki farklılıkların, sadece normal gelişim gösteren çocuklara göre değil, diğer gelişimsel yetersizliği olan çocuklara göre de farklı olduğu ve sınırlı kaldığı alan yazında yapılan çalışmalar sonucunda ortaya konmuştur.
- Taklit becerileri, OSB’li bireylerin gelişimlerinin erken döneminde sınırlılık gösteren önemli bir sosyal iletişim becerisidir. 0-3 yaşta görülen taklit becerilerinin, OSB’li çocukların dil ve iletişim becerilerinde ve ileriki yaşlarda görülecek sohbet becerilerinde önemli bir etken olduğu alan yazında yapılan çalışmalar ile elde edilmiştir.
- Amaçlı iletişim davranışı olarak görülen ortak dikkat, önemli bir iletişim işlevi olarak bilinmektedir. Ortak dikkat kurmada görülen sorunların, OSB ile karakterize olduğunu söylemek mümkündür. Erken dönem belirtileri arasında yer alan ortak dikkat kuramama; OSB’li bireylerin, etrafındaki kişiler ile ilgi ve deneyimlerini paylaşabilmek için aynı çevresel uyarana aynı anda odaklanamamasına neden olmaktadır.
- OSB’li bireylerde babıldama (ba-ba-ba.., ma-ma-ma..) ve sesletim becerilerinde gecikmeler olması ve/veya gerekenden az olması dikkat çekmektedir.
- İlk sözcüklerin kullanımında görülen gecikmeler, ailelerin çocuklarının gelişimleri hakkında ilk şüphelendikleri, OSB’nin erken dönem belirtileri arasında yer almaktadır. Ayrıca kazanılmış ilk kelimelerin, 18-24 ay civarında ortadan kalkması, yine OSB için ayırt edici bir belirti olarak görülmektedir.
- İlk sözcüklerin görülmemesi gibi, bir diğer farklılıkta uydurulmuş ve anlamsız kelimelerin (iiiii…, lingilingi.., gıligılii..) kullanılmasıdır.
- OSB’li çocuklarda yaşanan bir diğer problem ise, bu çocukların kavramları belleğe depolamada ve organize etmede sıkıntılar yaşaması olarak belirtilmiştir, yani kavramsal bilgiyi işlevsel kullanamadıkları öne sürülmüştür.
- OSB’li bireylerin özellikle zamir, yardımcı fiil, bağlaç, geçmiş zaman eki, geniş zaman, üçüncü şahıs ekleri ve şimdiki zaman eklerini kullanmada, sınırlılıklar gösterdikleri alan yazında yapılan araştırma sonuçlarına göre tespit edilmiştir. OSB’li bireylerin sık yaptığı zamirlerin yanlış kullanımının, sohbet sırasında konuşmacı ve dinleyicinin rollerinin değişmesine neden olmasıyla, bazı karışıklıklara neden olduğu kanısına varılmıştır. Ayrıca OSB’li bireylerin uzun ve karmaşık cümle kurmada zorlandıklarını ve sözcük dağarcığı açısından sınırlılık gösterdiklerini söylemek mümkündür.
- Konuşma görüldükten sonra ise, OSB’li bireylerin sohbeti başlatmak, sohbette sıra almak, sohbet sırasında konuyu sürdürmek, konuyu değiştirmek, konuşmayı düzenlemek, bağlama ve duruma uygun kelime türetmek ve deneyimler ile olayları hikayeleştirmek konusunda zorluklar yaşadıkları bilinmektedir.
- OSB’li bireylerin sorulan sorulara uygun yanıt verememesi, görülen bir diğer farklılıktır. Burada çocuklar soruya soru ile cevap verebilmekte, sorulan soruyu tekrar edebilmekte ya da anlamsız (bağlam dışı) bir cevap verebilmektedir. OSB’li bireylerin sohbet sırasında konuyla alakasız kelimeleri daha çok kullandıkları, kendisinin ya da karşısındakinin kelimelerini tekrar ettikleri de görülebilmektedir.
- OSB’li bireylerin dili sosyal etkileşim başlatma, bilgi isteme, dinleyiciyi onaylama ve yorumlama amaçlı, kullanmakta zorlandıkları görülmektedir.
- OSB’li bireylerin konuşmalarında vurgu, ritim, ses yüksekliği, konuşmanın hızı, ezgi, gibi araçların olması gereken şekilde kullanılmadığı, monoton ve mekanik bir konuşmaya sahip oldukları bilinmektedir.
- Ekolali ve bağlama uygun olarak konuşamama OSB’de çok sık görülen ve OSB’yi diğer engel gruplarından ayırmada kayda değer bir ayırt edici dil özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Anlık ve gecikmiş ekolali şeklinde görülebilir. Ekolali normal gelişim gösteren çocukta görülmesine rağmen, OSB’li bireylerde daha sık ve uzun sürelidir. Yapılan araştırmalar ile OSB’li bireylerin, ekolali kullanarak iletişim kurduğu ve dil kazanımında bir geçiş süreci olduğu, dilin anlama yetisi artıkça ekolalinin azalacağı belirtilmiştir.
- OSB’li bireylerin hem alıcı dil, hem de ifade edici dil becerilerinde sınırlılık gösterdikleri, ama ifade edici dil becerilerine göre alıcı dil becerilerinde daha zorlandıkları, alan yazında yapılan araştırmalar sonucunda tespit edilmiştir. Okuma becerisine sahip bir OSB’li bireyin okuduğu metni anlamada zorluklar yaşaması, verilen metnin tamamını okuyor olsa bile, metin hakkında sorulan sorulara uygun yanıtlar verememesi görülebilmektedir.
- Son olarak OSB’li bireylerde, mecaz anlamları anlamada zorlanma görülen bir diğer sınırlılıktır. Bu durum konuşan kişinin niyetini anlama, mecazi konuşmaları ve dolaylı ifadeleri kavrama konusunda sınırlılıklara yol açmaktadır.
Kaynakça:
Ökcün-Akcamuş, M. Ç., (2019). Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireylerde İletişim ve Dil Özellikleri. F. Acarlar- Ö. Diken ( Ed.), Yetersizliği Olan Bireylerin Dil ve İlertişim Becerilerinin Desteklenmesi içinde (103-122). Ankara: Pegem Akademi Yayınları.